Yazar

Burcu Korol

Reklam

Türkiye’deki milyonlarca emekliyi ilgilendiren aylık bağlanma oranına ilişkin değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu.

Mevcutta yüzde 2 olarak uygulanan aylık bağlanma oranının kanun değişikliğiyle yüzde 3’e çıkarılması talep edildi.

Böylece her yıl için 2 puan artan aylık bağlanma oranı 3 puan artmış olacak.

EMEKLİ MAAŞLARINA ARTIŞ GELEBİLİR

Başka bir deyişle 25 yıl fiili hizmette bulunmuş bir kişi emekli olmak istediğinde alacağı aylık bağlanma oranı yüzde 50’den yüzde 75’e çıkacak.

Böylece emekli maaşı da yeni aylık bağlanma oranına göre artacak.

UZUN YILLAR ÇALIŞILIRSA ABO YÜKSELİYOR

5510 sayılı kanunun emekli aylığı bağlanmasını düzenleyen 29’uncu maddesinde aylık bağlama oranı her yıl için yüzde 2 olarak uygulanıyor.

Bu oranla 25 tam yıl çalışan sigortalıya yüzde 50 oranında aylık bağlanmasını ifade ediyor. Bu durum 25 yıl çalışmış kişinin prime esas kazancının yarısını emekli aylığı olarak almasına neden oluyor. 25 yılın altında çalışanlarda ise bu oran daha da düşük seviyede gerçekleşiyor.

İlgili kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek.

Reklam

Ev kadınları için emeklilikte devlet desteği üzerinde çalışılıyor. İsteğe bağlı sigorta kapsamında sisteme dahil edilen ev kadınları için en az 15 yıl sürecek prim ödemelerine devletin de katkı sunacak.

Sabah gazetesinde Önder Yılmaz’ın haberine göre Çalışma, Aile, Hazine ve Maliye ile Sağlık Bakanlıklarının ortak yürüttüğü proje, 2025 yılı Ekim ayında başlatılacak. Uygulamanın altyapısının tamamlanmasının ardından sistemin 2028 yılında devreye girmesi planlanıyor.

Primlerin üçte biri devletten

Devlet katkısı, ödenecek primin üçte biri kadar olacak şekilde planlanıyor. Bu destek, asgari ücret üzerinden hesaplanacak. Ancak daha yüksek prim ödeyen kadınlar, buna bağlı olarak daha yüksek emekli maaşı alabilecek.

Düzenleme kapsamında sistemden şu kişilerin yararlanması gündemde:

• Sosyal güvencesi olmayanlar,

• Sigortalı çalışmayanlar,

• 18 yaşını doldurmuş olanlar,

• Zorunlu olarak sigorta yaptırmasını gerektiren işlerde çalışmayanlar,

• Gelir vergisinden muaf olduğunu belgeleyen kadınlar

Mevcut durum nasıldı?

Halihazırda ev kadınları isteğe bağlı sigorta yoluyla prim ödeyerek emekli olabiliyor. Bu sistemde prim tutarını kadınlar kendi belirliyor. Ancak 9 bin gün prim ödeme ve 58 yaş şartı bulunuyor. Ödenecek prim miktarı, brüt asgari ücretin en az yüzde 32’si, en fazla ise 7,5 katının yüzde 32’si arasında değişiyor. Ne kadar yüksek prim ödenirse, bağlanacak emekli maaşı da o oranda yükseliyor.

Reklam

Ev kadınları için emeklilikte devlet desteği üzerinde çalışılıyor. İsteğe bağlı sigorta kapsamında sisteme dahil edilen ev kadınları için en az 15 yıl sürecek prim ödemelerine devletin de katkı sunacak.

Sabah gazetesinde Önder Yılmaz’ın haberine göre Çalışma, Aile, Hazine ve Maliye ile Sağlık Bakanlıklarının ortak yürüttüğü proje, 2025 yılı Ekim ayında başlatılacak. Uygulamanın altyapısının tamamlanmasının ardından sistemin 2028 yılında devreye girmesi planlanıyor.

Primlerin üçte biri devletten

Devlet katkısı, ödenecek primin üçte biri kadar olacak şekilde planlanıyor. Bu destek, asgari ücret üzerinden hesaplanacak. Ancak daha yüksek prim ödeyen kadınlar, buna bağlı olarak daha yüksek emekli maaşı alabilecek.

Düzenleme kapsamında sistemden şu kişilerin yararlanması gündemde:

• Sosyal güvencesi olmayanlar,

• Sigortalı çalışmayanlar,

• 18 yaşını doldurmuş olanlar,

• Zorunlu olarak sigorta yaptırmasını gerektiren işlerde çalışmayanlar,

• Gelir vergisinden muaf olduğunu belgeleyen kadınlar

Mevcut durum nasıldı?

Halihazırda ev kadınları isteğe bağlı sigorta yoluyla prim ödeyerek emekli olabiliyor. Bu sistemde prim tutarını kadınlar kendi belirliyor. Ancak 9 bin gün prim ödeme ve 58 yaş şartı bulunuyor. Ödenecek prim miktarı, brüt asgari ücretin en az yüzde 32’si, en fazla ise 7,5 katının yüzde 32’si arasında değişiyor. Ne kadar yüksek prim ödenirse, bağlanacak emekli maaşı da o oranda yükseliyor.

Reklam

Türkiye’deki milyonlarca emekliyi ilgilendiren aylık bağlanma oranına ilişkin değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu.

Mevcutta yüzde 2 olarak uygulanan aylık bağlanma oranının kanun değişikliğiyle yüzde 3’e çıkarılması talep edildi.

Böylece her yıl için 2 puan artan aylık bağlanma oranı 3 puan artmış olacak.

EMEKLİ MAAŞLARINA ARTIŞ GELEBİLİR

Başka bir deyişle 25 yıl fiili hizmette bulunmuş bir kişi emekli olmak istediğinde alacağı aylık bağlanma oranı yüzde 50’den yüzde 75’e çıkacak.

Böylece emekli maaşı da yeni aylık bağlanma oranına göre artacak.

UZUN YILLAR ÇALIŞILIRSA ABO YÜKSELİYOR

5510 sayılı kanunun emekli aylığı bağlanmasını düzenleyen 29’uncu maddesinde aylık bağlama oranı her yıl için yüzde 2 olarak uygulanıyor.

Bu oranla 25 tam yıl çalışan sigortalıya yüzde 50 oranında aylık bağlanmasını ifade ediyor. Bu durum 25 yıl çalışmış kişinin prime esas kazancının yarısını emekli aylığı olarak almasına neden oluyor. 25 yılın altında çalışanlarda ise bu oran daha da düşük seviyede gerçekleşiyor.

İlgili kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek.

Reklam

Sarımsak, soğanla birlikte Akdeniz güveçlerinin ortak bir parçasıdır ve İspanyol mutfaklarının vazgeçilmez bir unsuru olmaya devam etmektedir. Sağlık üzerindeki olumlu etkileri hala araştırılmaktadır, ancak bazı veriler bu keskin kokulu sebzenin organizmamızın durumunu birçok yönden iyileştirebileceğini göstermektedir.

Sebzenin kötü ismine rağmen, onu diyetimize sağlıklı bir katkı maddesi yapan şey, tam da buna neden olan bileşen, yani allisin adı verilen organik bir sülfürdür.

Amerikan Cleveland Kliniği’nin hastalara yönelik blogunda sarımsağın sağlık açısından pek çok faydası olduğu belirtilmekte, ancak mide ağrısı, ishal, şişkinlik, ağız kokusu ve hatta vücut kokusu gibi sindirim rahatsızlıklarına neden olabileceği için diyetimize dahil ettiğimiz miktarı hızla artırmamamız konusunda uyarılmaktadır.

Buna ek olarak, ister kuru ister taze olsun, büyük miktarlarda sarımsak kullanıldığında ellerin derisi yaralanabilir ve parmaklarda batma hissine yol açabilir, bu nedenle sarımsakla çalışırken mutfak eldiveni kullanılması tavsiye edilir. Amerikalılar, nadir de olsa sarımsak takviyelerinin baş ağrısı, yorgunluk, iştah kaybı, kas ağrısı, baş dönmesi ve astım atakları veya deri döküntüleri gibi alerjik reaksiyonlara neden olabileceğine dikkat çekiyor.

SARIMSAĞIN SAĞLIĞA 6 FAYDASI

Bu ilk önlemlerin ardından, ABD’li kurumun blogunda sarımsağın sağlık açısından olası 6 faydasına dikkat çekiliyor:

1. Bağışıklığı artırır: Test tüplerinde sarımsağın kanser hücrelerini öldürdüğü görülmüştür ve insanlarla yapılan çalışmalar da aynı sonuçları göstermektedir. Orta yaşlı 41.000 kadını kapsayan Iowa Kadın Sağlığı Çalışması’na (ABD) göre, sarımsak, meyve ve sebze tüketenlerde kolon kanseri riski %35 daha düşüktü. Faydalar takviyelerden değil, taze ürünlerden ve pişmiş sarımsaktan gelmiştir.

Ameliyat edilemeyen kolorektal, karaciğer veya pankreas kanseri olan 50 kişi üzerinde yapılan daha küçük bir çalışmada, altı aylık olgun sarımsak özü alımından sonra bağışıklık aktivitesinde iyileşme görülmüştür.

2. Anti-inflamatuar olarak çalışır: araştırmalar sarımsak yağının anti-inflamatuar olarak çalıştığını göstermiştir. Yani ağrınız ve iltihaplı eklemleriniz veya kaslarınız varsa, bu yağ ile ovun.

3. Kardiyovasküler sağlığı iyileştirir: Sarımsağın kolesterol seviyelerini iyileştirip iyileştirmediği henüz doğrulanmamıştır, ancak araştırmalar arterler ve kan basıncı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermektedir. Araştırmacılar, kırmızı kan hücrelerinin sarımsaktaki sülfürü kan damarlarını genişleten hidrojen sülfür gazına dönüştürerek kan basıncını düzenlemeyi kolaylaştırdığına inanıyor.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi’ne adını veren Alman kurumu, kalp hastalığı riskini azaltmak için günde 4 gram sarımsak, yani yaklaşık bir büyük diş sarımsak önermektedir.

4. Saç ve cildi iyileştirir: Sarımsağın antioksidanları ve antibakteriyel özellikleri akneye neden olan bakterileri öldürerek cildi temizleyebilir. Bazı veriler, sivilcelerin üzerine taze sarımsak sürmenin onları temizleyebileceğini göstermektedir. Ancak, ciltte yanma hissine neden olabileceğinin farkında olun. Araştırmalar ayrıca sarımsak jelinin belirli saç dökülmesi türlerini etkili bir şekilde tedavi edebileceğini göstermiştir.

5. Yiyecekleri korur: Çiğ sarımsaktaki aynı antibakteriyel özellikler, salmonella ve E. coli dahil olmak üzere gıda zehirlenmesine yol açan bakterileri öldürebilir. Ancak sarımsak, gıdaların uygun şekilde korunması ve işlenmesi yerine kullanılmamalıdır.

6. Ayak mantarını tedavi eder: Sarımsak mantarla da savaşır. Ayak mantarınız varsa, ayaklarınızı sarımsaklı suda bekletin veya kaşıntılı mantarlara saldırmak için ayaklarınıza çiğ sarımsak sürün.

Ancak Amerikalılar sarımsağın faydalarından yararlanmanın zor olduğunu, çünkü ısıtmanın ya da bir tarife dahil etmenin pH dengesini değiştirebileceğini belirtiyor. Alisin içindeki enzimlerin çalışmaya başlaması birkaç dakika alır, bu nedenle web sitesi doğradıktan, kıydıktan veya ezdikten sonra dinlenmeye bırakılmasını tavsiye ediyor.

“En büyük faydalar çiğ sarımsaktan gelir. Ancak pişirmeyi tercih ederseniz, 140 derecenin üzerinde ısıtmayın. Daha yüksek sıcaklıklar allicini ortadan kaldırır, bu nedenle sarımsağı yemeğinize neredeyse pişmiş haldeyken ekleyin.”

Reklam

Her evin kendine has bir kokusu vardır. Bazıları için parfüm veya kahve gibi kokarken, bazıları için ev yapımı yemek veya ılık süt gibi kokar. Ancak inanılmaz derecede taze ve temiz kokan evler vardır.

Ve orada kendinizi çok rahat hissedersiniz, çünkü bu bir oda spreyinin yapay kokusu değildir. Bu insanların eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından kullanılan yöntemi biliyor olmaları oldukça muhtemeldir. Defne yapraklarını sadece yemek pişirmek için değil, aynı zamanda odalardaki kötü kokuları ve rutubeti gidermek için de kullanıyorlardı. Bunu yapmak için defne yaprağını ateşe verirlerdi…

Bu arada, bu işlemi sık sık yaparsanız, sadece kokuyu ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda bazı hastalıkları önleyebilir ve sağlığınızı iyileştirebilirsiniz.

Defne kokusunun vücut üzerinde sakinleştirici ve analjezik bir etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Bu yapraklar sayesinde varisli damarlar, hafıza ağrıları ve baş ağrıları için artık merhem yok.

Defne yaprakları epileptik nöbetleri önleyebilir, stres, yorgunluk ve uykusuzluğun üstesinden gelebilir. Bunun nedeni, bu baharatın solunum yollarını temizleyen ve tüm vücudu rahatlatmaya yardımcı olan sineol ve özel uçucu yağlar içermesidir. Rahatlatıcı etkilerini sadece 10 dakika içinde hissetmek için uygun bir kapta birkaç kurutulmuş defne yaprağı yakın. Bir süre sonra odayı hoş bir aroma dolduracaktır.

Reklam

Temmuz ayı enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından gözler 1 aylık enflasyon farkına çevrildi. Memur ve emeklilerin maaş zamlarına, ocak ve temmuz aylarında yılda iki kez olmak üzere enflasyon farkı yansıtılıyor. Binlerce çalışan memur ise yılın 7. enlasyon verisi olan temmuz enflasyonunun belli olmasıyla birlikte, temmuz ayını kapsayan 1 aylık enflasyon farkına odaklandı. Peki, 1 aylık enflasyon farkı ne kadar oldu? 2025 memur ve emekli maaşı zammı şimdiden ne kadar?

Enflasyon farkının ne kadar olduğu, çalışan milyonlarca memur ve emekli tarafından sorgulanıyor. Yılda iki kez enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammına bağlı olarak zam alan memur ve emekliler, 2024 yılının ikinci yarısının ilk enflasyon verisinin belli olmasıyla birlikte şimdiden 2025 ocak ayında alacakları zamları hesaplamaya başladı. Peki, 1 aylık enflasyon farkı ne kadar oldu? İşte enflasyon farkına göre memur ve emekli maaşı zam oranları.

1 AYLIK ENFLASYON FARKI NE KADAR OLDU?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan verilere göre, temmuz ayında enflasyon aylık yüzde 3,32 olarak açıklandı.

Buna göre; SGK ve Bağ-Kur emeklileri temmuz ayı için yüzde 3,32 enflasyon farkını şimdiden hak etmiş oldu.

Yapılacak bu zam Ocak 2025’teki maaşlara yansıyacağı için her ay açıklanan aylık enflasyon oranında birikimli olarak hesaplanacak.

MEMUR VE MEMUR EMEKLİLERİ NE KADAR ZAM ALACAK?

Memur ve memur emeklileri toplu sözleşme zammına ek olarak enflasyon farkı alıyorlar.

Toplu sözleşme zammına göre memur ve memur emeklileri ocak ayında 2025 yılının ilk zammını alacak.

Temmuz sonu itibarıyla bu rakam yüzde 3,32’i aşmış durumda.

Net rakam ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık aylarına ilişkin enflasyon verisiyle belli olacak.

Memur ve memur emeklileri ocak ayında yüzde 15 de toplu sözleşme zammı alacak.

 

Reklam

Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra 8 Eylül’de derede cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran soruşturması kördüğüme döndü. Cinayetin yaşandığı Tavşantepe Köyü’nde Güran ailesi de dahil olmak üzere hiç kimsenin konuşmaması akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Narin’in o gün neye şahit olduğu araştırılıyor.

Diyarbakır’da katledilen Narin Güran cinayetinde Türkiye günlerdir şüphelilerin birbirleriyle çelişen ifadelerini ve akıl almaz iddiaları konuşuyor. Ancak şu ana kadar Tavşantepe köyünden gerçeği anlatan tek bir kişi ya da tek bir delile ulaşılamadı. Sabah’tan Halil Turan’ın haberine göre, Son sözü Narin Güran ile ilgili Adli Tıp raporu söyleyecek. İşte Narin Güran cinayetine ilişkin son durum ve olası senaryo.

Salim Güran olay günü Nevzat Bahtiyar ile hiç görüşmediğini anlattı ancak yapılan teknik incelemelerde 15.08’de telefon görüşmeleri, yapılan HTS analizlerinde ise 15.21 ile 15.46 arasında birlikte oldukları tespit edildi. Muhtar amcanın tarlasında çalışan 15 yaşındaki işçi R.A., Salim ile aralarında geçen “tamam daha ölmemiş” konuşmasının çıkmasıyla yeniden gözaltına alındı. Bu konuşmalarla ilgili “Vallahi ben böyle bir şey hatırlamıyorum” diyen R.A. da tutuklandı.

8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada cansız bedeni dereye gömen Nevzat Bahtiyar’ın ifadesinin ardından cezaevinden tekrar Diyarbakır Adliyesine getirilerek sorguya alınan amca Salim Güran hakkındaki tüm iddiaları reddetti. Savcılıkta 20.00’ye kadar Nevzat Bahtiyar ile hiç görüşmediğini söyleyen amca Salim Güran’ı yapılan teknik analizler ele verdi.

MEÇHUL SAATLERDE BİRLİKTELER

15.15’te son olarak mahalledeki okulun güvenlik kameraları tarafından görüntülenen Narin daha sonra evlerine giden patika yola dönmüştü. Nevzat Bahtiyar’ın cesedi 15.40’ta Eğertutmaz Deresi’ne götürdüğü saate kadar yaşananlarla ilgili gözaltına alınan tüm zanlılar sorgularında hiçbir şey anlatmadı.

Narin’in öldürüldüğü düşünülen bu saatlerle ilgili yapılan teknik çalışmalar da tamamlandı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın yaptığı detaylı HTS analizlerine Milli İstihbarat Teşkilatı da destek verdi. Narin’in kaybolduğu gün ve özellikle son görüldüğü saat olan 15.15’ten önce ve sonra neler yaşandığıyla ilgili yapılan detaylı HTS analizleri amca Salim Güran’ı ele verdi. Salim Güran ise HTS analizleriyle ilgili “Baz analizleri yanlıştır” dedi.

GÖRÜŞMEDİM DEDİ KAYITLAR ELE VERDİ

Narin’in kaybolduğu gün ve özellikle son görüldüğü saat olan 15.15’ten önce ve sonra neler yaşandığıyla ilgili yapılan detaylı HST analizleri amca Salim Güran’ı ele verdi.

Olay günü Nevzat Bahtiyar akşam saat 20.00’a kadar görüşmediğini anlatan Güran’ın Narin kaybolmadan 7 dakika önce 15.08’de Nevzat Bahtiyar ile telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı.

Bunun yanı sıra 15.21 ile 15.46 saatleri arasında da Nevzat Bahtiyar ile Salim Güran’ın birlikte oldukları tespit edildi. Zanlı amca ifadesini alan 3 Cumhuriyet Savcısına HTS analizleriyle ilgili “Baz analizleri yanlıştır, olay günü Nevzat Bahtiyar ile kesinlikle hiç görüşmedim” dedi.

İŞÇİ “TAMAM DAHA ÖLMEMİŞ” KONUŞMASINI HATIRLAMADI

Salim Güran’ın kendi telefonuna yüklediği ses kayıt programıyla konuşmalarını kaydettiği ancak olay gününe ait tüm konuşmaları ve Whatsapp arama kayıtları ile yazışmaları sildiği yapılan dijital incelemede tespit edilmişti.

Bu konuşmalar arasında tarlasında çalışan işçi R.A ile 18.38’de yaptığı görüşmede “o sondaki köşede bişeyin düşmüş ha. Sana ait bişey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş” dediği, R.A.’nın “eee” dediği, Salim’in de “biri yerde” şeklinde cevap verdiği, R.A.’nın da “tamam henüz bende değil, tamam daha ölmemiş” dediğine ulaşılmıştı.

Bu konuşmaların ortaya çıkmasının ardından daha önce serbest bırakılan R.A. yeniden gözaltına alındı. R.A. ifadesinde “valla ben böyle bir şey hatırlamıyorum” dedi. R.A da ifadesinin devamında da çelişkili ifadeler vermesi üzerine tutukladı.

SORUŞTURMADA 11 TUTUKLU

Soruşturma kapsamında tutuklu sayısı 11’e yükselirken, anne Yüksel Güran’ın Narin’in kaybolduğu saatlerde uyuduğunu, evlerine hem akrabaları aynı zamanda da komşuları olan Hediye Güran’ın geldiğini anlatması üzerine Hediye Güran da gözaltına alındı.

50 SAHTE İHBAR YAPILDI

Narin Güran’ı arama sürecinde 19 gün boyunca onlarca sahte ihbar yapıldığı da soruşturma dosyasına girdi.

“Ceset burada” diye telefonlar açılarak, farklı tarihlerde Tavşantepe mahallesinin değişik yerlerine bırakılan çocuk terlikleriyle aramalar sekteye uğratılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Narin Güran kaybolduktan bir gün sonra yani 22 Ağustos’ta bir terlik teki bulundu. Aramalar, göçebelerin konakladığı yer de yoğunlaşırken “Suçluyu kayırma” ve “Suç delillerini yok etmekten” tutuklu Narin’in kuzeni Muhammed Kaya da terlik bulduğunu söyleyenler arasında yer aldığı öğrenildi.

Muhammed Kaya, “Ben yolda araba ile yeğenlerime süt almak için seyir halindeyken Çarıklı yolunda terliği gördüm. Terliğin göçebelere ait olduğunu düşünerek bakmadım. Dönüşte terlik yine yolun ortasındaydı. Terlik köyden 2,5 kilometre uzaktaydı. Ben terliği arabaya koydum. Köye geldiğimde bir kargaşa vardı, bu kargaşada terliği söylemeyi unuttum” dedi.

AĞABEY VE KUZEN İDDİASI

Narin’in kaybolduğu gün ahırdan gelen sesler üzerine ağabeyi Enes Güran ile erkek kuzenini (Salim Güran’ın oğlu) uygunsuz vaziyette gördüğü, bunun üzerine ağabeyi Enes tarafından elle boğulmak suretiyle nefessiz bırakıldığı iddia ediliyor. GPRS kayıtlarına göre anne Yüksel ve yenge Hediye Güran olay yerine gelerek Enes’e engel olmaya çalıştı. Anne Yüksel Güran bu sırada oğlu Enes’in kolunu ısırdı. Sonrasında muhtar olan amca Salim Güran çağrıldı. Salim Güran, Nevzat Bahtiyar’ı arayarak Narin’i ölü ya da baygın halde teslim etti.

Reklam

Bilim insanları, Bermuda’nın güneybatı kıyılarında gizemli bir yırtıcı tarafından yenen bir deniz köpekbalığının bilinen ilk vakasını kaydetti. Adevarul, söz konusu türün Atlantik Okyanusu’nda yaşayan hamile bir dişi köpekbalığını öldürdüğünü yazıyor.

Independent’ın haberine göre, Salı günü Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlanan bulgular, doğrulanır ve onaylanırsa, nesli tükenmekte olan türlerin korunması açısından önemli sonuçlar doğurabilir.

Atlantik ve Güney Pasifik okyanuslarının yanı sıra Akdeniz’de de yaşayan beyaz köpekbalıkları, yaklaşık 4 metre uzunluğunda ve 230 kg ağırlığında güçlü canlılar.

Bu türün dişilerinin 30 hatta 65 yıla kadar yaşayabildiği bilinse de, ancak 13 yaş civarında üreyebilmektedirler.

Dişiler, sekiz ila dokuz aylık bir gebelik döneminden sonra, yılda ortalama sadece dört yavru doğurur.

Bu hassas türü incelemek için bilim insanları 2020 ve 2022 yıllarında Massachusetts’teki Cape Cod açıklarında deniz köpekbalıklarını yakalayıp üzerlerine uydu etiketleri taktıktan sonra serbest bıraktı.

Bu cihazlar köpekbalıklarının o anki konumlarını uydulara iletti. Böyle bir cihaza sahip olan köpekbalıklarından biri, yaklaşık 2,2 metre uzunluğunda hamile bir dişi yunustu.

Araştırmacılar dişiyi takip ederek deniz köpekbalığı anneleri ve yeni doğanları için önemli yaşam alanlarını belirlemelerine olanak sağlayacak bilgiler elde etmeyi umuyorlardı.

Tek açıklama

Ancak dehşet verici bir şekilde, dişi köpekbalığının cihazı serbest bırakıldıktan beş ay sonra Bermuda’dan sinyal göndermeye başladı.

Bilim adamlarının elde ettiği veriler, köpekbalığının beş ay boyunca geceleri yaklaşık 100-200 metre, gündüzleri ise 600-800 metre derinlikte yüzdüğünü gösteriyor ve bu da çoğu zaman su altında yüzdüğünü doğruluyor.

Ancak aniden, 24 Mart 2021’den başlayarak, yaklaşık dört gün boyunca köpekbalığı sürekli olarak 150 ila 600 metre derinlikte kalmış gibi görünüyor.

Bilim insanları, “Bunun tek bir olası açıklaması var: Talihsiz köpekbalığı o gün daha büyük bir yırtıcı tarafından avlandı ve yenildi” diyor.

Araştırmacılara göre, bölgede yetişkin deniz köpekbalıklarına saldırabilecek büyüklükte sadece iki yırtıcı var: büyük beyaz köpekbalığı ve mako köpekbalığı.

Bilim insanları saldırının arkasında büyük beyaz köpekbalığının olduğuna inanıyor çünkü mako köpekbalığı gün boyunca çok derinlere dalıyor.

“Büyük beyaz köpekbalıklarını genellikle en üst düzey yırtıcılar olarak düşünürüz. Ancak teknolojik gelişmeler sayesinde, büyük yırtıcılar arasındaki etkileşimlerin daha önce düşünülenden daha karmaşık olabileceğini keşfetmeye başlıyoruz” diyor çalışmanın eş yazarı Brooke Anderson.

“Büyük köpekbalıklarının birbirlerini ne sıklıkla avladıklarını değerlendirmek için avcı-av etkileşimlerini incelemeye devam etmemiz gerekiyor” diye ekledi.

 

Reklam

Bir düğün fotoğrafçısı bu muhteşem kutlamanın tüm önemli anlarını yakalamalıdır. Ancak bazen bir şeyler ters gider ve fotoğrafçılar bu önemli günün unutmak istediğiniz bölümlerini yakalamak zorunda kalırlar.

Örneğin, bir kez ve sonsuza dek unutmak isteyeceğiniz bir çift sevgi dolu köpek. Örneğin, partinizin olduğu gün düğün gecesi yapmaya karar veren arka plandaki bir çift sevgi dolu köpek ya da mutlu çiftin arkasında duran parlak kırmızı mayolu zıplayan bir adam. Bu materyalde, internete sızdırıldıktan sonra gelin ve damatların muhtemelen fotoğrafçılara karşı itibara hakaretten yasal işlem başlatmak için belge hazırladıkları çok talihsiz düğün fotoğraflarından bir seçki bulacaksınız.

İşte böyle olur: tek boynuzlu bir at giydirirsiniz, düğününüzü bir peri masalı haline getirmek istersiniz ama nasıl bineceğinizi bilmezsiniz. New Jersey’den zavallı Sue Alegrette’e sadece sempati duyulabilir.

“Ewww, birbirlerinin üzerine salyalarını akıtıyorlar.” Bu çocuklar ailelerine çok sorun çıkarıyor gibi görünüyor.

Doğal olan çirkin değildir. Sıcak, uzun elbise, uzun tören. Ya bir arkadaşının düğün fotoğraflarını bozarsan?

Zavallı kız: düştü ve fotoğrafı mahvetti.

Elbette dostum, haklısın: itiraf etmeliyiz ki bu düğün fotoğrafı çekimi senin zıplaman olmadan tamamlanamazdı. Çok az yeni evli, arka planda mayolu bir adamın zıplamadığı düğün fotoğrafları görmek ister. Renk seçiminiz de harika. Muhtemelen atlarken kendi kendinize şöyle düşündünüz: “Oh, ben bir… stil ikonuyum! Ve küçük bir fotobomb.”

Sadece gelinin babası onun başka bir aileye gitmesine izin vermek istemiyor.

İşte böyle olur: Bir kızla tanışırsınız, onunla bir ilişki kurarsınız, onunla evlenmeyi düşünürsünüz ve düğünde şöyle der: “Sevgilim, benim hakkımda bilmediğin çok şey var: Ben aslında bir cüceyim!” Ve şöyle düşünürsünüz: “Dostum, nasıl oldu da daha önce fark etmedim?” Aşkın gözü kördür.

Aslında, neden iki düğünü senkronize etmeyelim? Bir köpeğin düğünü, hayvanların hayatında çok önemli bir olaydır. İnsanın en iyi dostunun düğün gecesinin insanlarınkinden biraz daha çabuk olduğu doğrudur

“Çocuklar, damat için fazladan bir takım elbisemiz var mı?” demeden saniyeler önce.

İşte başlıyoruz. Kadını gemiye kim aldı?

Evet, neden yeni evlilere şampanya ikram etmeyelim?

Ama meraklı bir çocuktu. “Teyze, orada ne var?”

Her evlilik bir kayıptır.

Kekler, a priori, potansiyel olarak komik bir durumdur. Düşen kekler iki kat daha komiktir.

Gelini sıcak bir içecekle ıslatmak mı? Neden olmasın? Çok güzel, evet.

Reklam

En yeni paylaşımlar